12 Aralık 2008 Cuma

Edgar’ın başına gelenler

aşağıda alıntı yaptığım, hürriyet gazetesinde çıkmış haberin bir benzeri de bizim başımıza gelmişti.. biraz daha farklıydı aslına bakarsanız.

kaymak, naletin 3 yavrusundan en tatlısıydı, en beyazıydı, en oyuncusuydu.. büyüdükten sonra hastalandı, ne zaman görsem burnu akıyor ve hapşuruyordu. üşümüş olduğunu hissedebiliyordum.

derken bir gün, babam arabayı çalıştırdığı zaman burnuna ekşi ve kötü bir koku geldiğinden bahsetti. ama sadece motoru çalıştırdığı zaman oluyordu. gel zaman git zaman, bu kokunun nedenini anlayamadık. nasıl olduysa bir gün babam, kokunun motor kaputundan geldiğini ve oraya, beyaz, iri bir kedinin sıkışıp öldüğünü öğrenmiş...

o kedi tabi ki kaymaktı.

bu durumda nasıl bir uyarı yapılır, ya da yapmak gerekir mi bilmiyorum. ama sıcak motoru bulmuş kedicikler, giriveriyorlar işte arabaların altlarına. biz insanoğlu o soğukta dışarıda kalsak, kimbilir nerelere girerdik. onlara girmeyin etmeyin yapmayın diyemeyeceğimize göre, insanlar olarak biraz daha dikkatli olmamız gerektiği kanısındayım.

işte 10 aralık 2008 günü hürriyette yayınlanmış, iç parçalayıcı haber...

"Edgar, 4 yaşında bir dişi kedi... ABD’nin Boston kentindeki sıcacık evinde yaşarken, ilikleri titreten soğukta bir sokak kaçamağına kalkışmış.

Edgar muradına ermiş mi bilinmez, ama uzun süre kemiklerini takırdatan soğukta kalınca, çareyi yeni park etmiş bir otomobilin sıcak motor kısmına sığınmakta bulmuş... Ancak Edgar’ın motor kaputu altında mışıl mışıl uyuduğu otomobilin sürücüsü, sevimli ’sığınmacı’dan habersiz marşa basınca olan oldu... Aracın vantilatör kayışı, kediciğin yüzünü paramparça etti. Başındaki derinin yarısı soyulan Edgar, panik halinde kaçtı. Eve döndüğünde kanlar içindeydi... Soyulan yüz derisi sarkan Edgar’ı gören sahibi, çocuğu gibi sevdiği kedisini bağrına basıp, veterinere koştu. Başarılı bir estetik ameliyat geçiren talihsiz kedinin minicik yüzüne 35 dikiş atıldı. Soyulan derisi yeniden yüzüne dikilen Edgar, bugüne kadar şefkatle bakıldığı yuvasında sağlığına kavuşacağı günleri bekliyor; belki de kafasında kazadan önceki kaçamağın tatlı hayalleriyle avunarak..."

Hiç yorum yok: